.

mimle

28 April 2024, 18:39

mimle Remimledi

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:43

Ahretimizi kazandığımız yer kılınacak bir dünya ihtimal dahilinde ise eğer işte geçmişimizin ‘bilgiişlem uzmanlığından’ bugüne intikal eden terbiyeyi ikmal etmemize bağlıdır bu.
https://wordpress.com/view/allahraziolsun.wordpress.com

enginkdemir

28 April 2024, 18:37

enginkdemir Remimledi

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:51


Metafizik halka sevimli gelecek bir biçimine ulaşma uğruna bir çaba göstermedi. Buna mukabil bilim metafiziğin büyü yaratan kısmını üzerine aldı. Bu büyülü söylemin en belâlısı “teknologinin ortaya çıkardığı çirkinliklere derman olacak yine teknologidir” şeklinde işitildi. Hıristiyanlığın XVII. yüzyılından itibaren bütün insanlığı harekete zorlayan bilimi bizi sazın tek teline muhtaç kıldığı için çöle benzetiyorum. Hayatın her dalında iddia sahibi olma çabasındaki bilimin içinde kalarak alkış alabilmek için hep aynı telden çalmak zorundayız.


Daha Fazlasını Gör
Metafizik halka sevimli gelecek bir biçimine ulaşma uğruna bir çaba göstermedi. Buna mukabil bilim metafiziğin büyü yaratan kısmını üzerine aldı. Bu büyülü söylemin en belâlısı “teknologinin ortaya çıkardığı çirkinliklere derman olacak yine teknologidir” şeklinde işitildi. Hıristiyanlığın XVII. yüzyılından itibaren bütün insanlığı harekete zorlayan bilimi bizi sazın tek teline muhtaç kıldığı için çöle benzetiyorum. Hayatın her dalında iddia sahibi olma çabasındaki bilimin içinde kalarak alkış alabilmek için hep aynı telden çalmak zorundayız.
https://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=203&KatId=7

enginkdemir

28 April 2024, 18:37

enginkdemir Remimledi

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:48

Ticaretin iğfali mütecaviz “kapitalizm”i intaç ettiyse nasıl, aynıyla ilamatın iğfali mütecaviz “enformasyonizm”i intaç edecektir. İşbu tecavüze ayamayıp, bi’l-akis mendup, mübah, mısmıl “yenilik” sananlar, “modernetik” dediğim hallerden bir hali teşkil etmektedirler keza.
https://enformasyonizm.wordpress.com/2016/05/15/enformatik-radyasyon-serpinti/

  • enformasyonizm.wordpress.com

    Enformatik Radyasyon-Serpinti – Enformasyonizm Üçlemesi

    Sosyal Sermaye kuvvetinde bir yapıya denk yarayışta veyahut o yapıya doğrudan yarayışlı mal ve hizmet arzeden şirketler, arzlarının sınırlarını geri bastıran veya somuran kamuoyu beklentilerini yönetmeye yönelik zorlama icatlar çıkarmasınlar. Yürümesi kadar, gülmesi kadar tabiyatına sinmiş ve aynı sıra tabiyat-fıtrat intikalinde insanın fevka’l-ade vazgeçilmez fıtri yetisi olan “kendi bilgisini işlemek”ten türeyen, üreyen “enformasyon” karakterli “sosyal…

enginkdemir

28 April 2024, 18:37

enginkdemir Remimledi

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:43

Ahretimizi kazandığımız yer kılınacak bir dünya ihtimal dahilinde ise eğer işte geçmişimizin ‘bilgiişlem uzmanlığından’ bugüne intikal eden terbiyeyi ikmal etmemize bağlıdır bu.
https://wordpress.com/view/allahraziolsun.wordpress.com

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:51

İsmet Özel


Metafizik halka sevimli gelecek bir biçimine ulaşma uğruna bir çaba göstermedi. Buna mukabil bilim metafiziğin büyü yaratan kısmını üzerine aldı. Bu büyülü söylemin en belâlısı “teknologinin ortaya çıkardığı çirkinliklere derman olacak yine teknologidir” şeklinde işitildi. Hıristiyanlığın XVII. yüzyılından itibaren bütün insanlığı harekete zorlayan bilimi bizi sazın tek teline muhtaç kıldığı için çöle benzetiyorum. Hayatın her dalında iddia sahibi olma çabasındaki bilimin içinde kalarak alkış alabilmek için hep aynı telden çalmak zorundayız.


Daha Fazlasını Gör
Metafizik halka sevimli gelecek bir biçimine ulaşma uğruna bir çaba göstermedi. Buna mukabil bilim metafiziğin büyü yaratan kısmını üzerine aldı. Bu büyülü söylemin en belâlısı “teknologinin ortaya çıkardığı çirkinliklere derman olacak yine teknologidir” şeklinde işitildi. Hıristiyanlığın XVII. yüzyılından itibaren bütün insanlığı harekete zorlayan bilimi bizi sazın tek teline muhtaç kıldığı için çöle benzetiyorum. Hayatın her dalında iddia sahibi olma çabasındaki bilimin içinde kalarak alkış alabilmek için hep aynı telden çalmak zorundayız.
https://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=203&KatId=7

TahsinYilmaz

27 April 2024, 20:48

Enformasyon

Ticaretin iğfali mütecaviz “kapitalizm”i intaç ettiyse nasıl, aynıyla ilamatın iğfali mütecaviz “enformasyonizm”i intaç edecektir. İşbu tecavüze ayamayıp, bi’l-akis mendup, mübah, mısmıl “yenilik” sananlar, “modernetik” dediğim hallerden bir hali teşkil etmektedirler keza.
https://enformasyonizm.wordpress.com/2016/05/15/enformatik-radyasyon-serpinti/

  • enformasyonizm.wordpress.com

    Enformatik Radyasyon-Serpinti – Enformasyonizm Üçlemesi

    Sosyal Sermaye kuvvetinde bir yapıya denk yarayışta veyahut o yapıya doğrudan yarayışlı mal ve hizmet arzeden şirketler, arzlarının sınırlarını geri bastıran veya somuran kamuoyu beklentilerini yönetmeye yönelik zorlama icatlar çıkarmasınlar. Yürümesi kadar, gülmesi kadar tabiyatına sinmiş ve aynı sıra tabiyat-fıtrat intikalinde insanın fevka’l-ade vazgeçilmez fıtri yetisi olan “kendi bilgisini işlemek”ten türeyen, üreyen “enformasyon” karakterli “sosyal…

alemihaber

27 April 2024, 19:57

alemihaber Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 14:59

Modern dünyanın insanları ve hikâyeleri. Hayatlarından birer kesit, hayalleri ve kayıpları. Dünyada sadece bizler yaşamıyoruz, başkaları da var. İşte onların hikâyeleri, belki de sizin hikâyeniz.

https://enginkdemir.blogspot.com/

  • enginkdemir.blogspot.com

    Engin K. Demir

    Modern dünyanın hayat hikayeleri, sizin hikayeniz.

alemihaber

27 April 2024, 19:57

alemihaber Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 15:27


Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.



Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama...

Daha Fazlasını Gör
Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.

Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama Dante’nin şu sözlerini okuyorum. “Silkip at üstünden tembelliği” dedi ustam, “Kuş tüyü üstünde, yorgan altında kavuşulmaz üne.

Usta, iyi de nasıl? Nasıl? Yorganım yok ki saklanayım. Tembellik edecek zamanım olmadı ki üzerimdeki tozu atar gibi tembelliği atayım. Hayır! Bu değil. Araftan çıkmanın bedeli bu kadar kolay değil.

Sanki her köşebaşını zebaniler tutmuş geçit vermiyorlar. Gökyüzünün bu kadar karanlık olduğunu bilmezdim. Gündüzün gece gecenin ise zifiri karanlık olabileceğini bilemezdim.

https://enginkdemir.blogspot.com/2023/12/ozgurlesmek-icin-haydi-kalk.html

yazının tamamı için tıklayın

mimle

27 April 2024, 18:38

mimle Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 15:27


Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.



Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama...

Daha Fazlasını Gör
Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.

Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama Dante’nin şu sözlerini okuyorum. “Silkip at üstünden tembelliği” dedi ustam, “Kuş tüyü üstünde, yorgan altında kavuşulmaz üne.

Usta, iyi de nasıl? Nasıl? Yorganım yok ki saklanayım. Tembellik edecek zamanım olmadı ki üzerimdeki tozu atar gibi tembelliği atayım. Hayır! Bu değil. Araftan çıkmanın bedeli bu kadar kolay değil.

Sanki her köşebaşını zebaniler tutmuş geçit vermiyorlar. Gökyüzünün bu kadar karanlık olduğunu bilmezdim. Gündüzün gece gecenin ise zifiri karanlık olabileceğini bilemezdim.

https://enginkdemir.blogspot.com/2023/12/ozgurlesmek-icin-haydi-kalk.html

yazının tamamı için tıklayın

mimle

27 April 2024, 18:38

mimle Remimledi

3

27 April 2024, 15:59

Merhaba

mimle

27 April 2024, 18:38

mimle Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 18:15


Trenin kapıları kapanmadan son anda kendimi içeri atttım. Tek tük kişiler dışında içerisi neredeyse boş. Kapı tarafındaki koltuğa oturdum. Karşımda genç bir kız ile genç bir oğlan birbirlerine sokulmuş oturuyorlar. Kız bazen çocuğun boynuna, bazen de oğlan kızın yüzüne öpücükler konduruyor. Kızın başındaki siyah başörtüsü saçlarını kapatıp boynunu tamamen gizlemiş. Kızın telefonu çalıyor. "Efendim baba" dediğini duyuyorum. Oğlan buna nispet elini kızın dudaklarına götürüyor. Kız oğlanın elini öpüp alnına koyuyor. Kızın konuşması bittikten sonra oğlanla eğleşmelerine...

Daha Fazlasını Gör
Trenin kapıları kapanmadan son anda kendimi içeri atttım. Tek tük kişiler dışında içerisi neredeyse boş. Kapı tarafındaki koltuğa oturdum. Karşımda genç bir kız ile genç bir oğlan birbirlerine sokulmuş oturuyorlar. Kız bazen çocuğun boynuna, bazen de oğlan kızın yüzüne öpücükler konduruyor. Kızın başındaki siyah başörtüsü saçlarını kapatıp boynunu tamamen gizlemiş. Kızın telefonu çalıyor. "Efendim baba" dediğini duyuyorum. Oğlan buna nispet elini kızın dudaklarına götürüyor. Kız oğlanın elini öpüp alnına koyuyor. Kızın konuşması bittikten sonra oğlanla eğleşmelerine devam ediyor. Canım dediğini, aşkım dediğini duyuyorum.

Sonra, her genç gibi telefonu ellerine alıyorlar. Her ikisinin de aynı oyunu oynadığını düşünüyorum. Kız gözünü ve parmaklarını telefondan ayırmayıp "bu yaptığın ayıp" diyor. Oğlanın ne dediğini anlamıyorum ama heyecanla telefonla oynayıp, heyecanla konuşmaya devam ediyorlar. Tren duraklarda durdukça içerideki yolcuların sayısı artmaya, boş koltuklar dolmaya başladı. Kız ile oğlan birbirlerine sokulmuş oyunlarını oynamaya devam ediyorlar. Büyük bir neşe ile "alırım ben bunu" diyor.

Saf ve masum olan bu gençler bir noktadan sonra kendilerini kaybedecekler ve bambaşka maceralara yönelecekler. Kimse onlara trende halkın içerisinde birbirinizi öpemezsiniz demiyor. Çünkü abileri, ablaları da benzerini yapıyor ve etrafı görmemezlikten gelip kendi duygularını yaşıyorlar. Bu gençlerin onlardan ne farkı var? Hepimiz özgürüz. Neden kendi hayatımıza baskı uygulayalım ki, neden başkalarına göre yaşayalım ki? Gençlik bizden farklı, onlar bizden çok daha fazla özgür ve kendilerine olan öz güvenleri yüksek.

Kız telefonu bırakıp ayağa kalktı. Yüzünü saran mutluluk kaybolmamış. Oğlan baygın gözlerle kıza bakıyor. Ne dediklerini duyamıyorum. Tren kalabalık. Diğer yolcuların yersiz gürültüleri arasında kızla oğlanın konuşmaları kayboluyor. Tren durdu. Kapıları açılan trenden siyah başörtülü kız tüm neşesini de alıp gitti. Oğlan son kez kapıdan çıkan kıza baktı.

https://enginkdemir.blogspot.com/2023/10/bana-ne-sana-ne.html

enginkdemir

27 April 2024, 18:15

Yazılarım


Trenin kapıları kapanmadan son anda kendimi içeri atttım. Tek tük kişiler dışında içerisi neredeyse boş. Kapı tarafındaki koltuğa oturdum. Karşımda genç bir kız ile genç bir oğlan birbirlerine sokulmuş oturuyorlar. Kız bazen çocuğun boynuna, bazen de oğlan kızın yüzüne öpücükler konduruyor. Kızın başındaki siyah başörtüsü saçlarını kapatıp boynunu tamamen gizlemiş. Kızın telefonu çalıyor. "Efendim baba" dediğini duyuyorum. Oğlan buna nispet elini kızın dudaklarına götürüyor. Kız oğlanın elini öpüp alnına koyuyor. Kızın konuşması bittikten sonra oğlanla eğleşmelerine...

Daha Fazlasını Gör
Trenin kapıları kapanmadan son anda kendimi içeri atttım. Tek tük kişiler dışında içerisi neredeyse boş. Kapı tarafındaki koltuğa oturdum. Karşımda genç bir kız ile genç bir oğlan birbirlerine sokulmuş oturuyorlar. Kız bazen çocuğun boynuna, bazen de oğlan kızın yüzüne öpücükler konduruyor. Kızın başındaki siyah başörtüsü saçlarını kapatıp boynunu tamamen gizlemiş. Kızın telefonu çalıyor. "Efendim baba" dediğini duyuyorum. Oğlan buna nispet elini kızın dudaklarına götürüyor. Kız oğlanın elini öpüp alnına koyuyor. Kızın konuşması bittikten sonra oğlanla eğleşmelerine devam ediyor. Canım dediğini, aşkım dediğini duyuyorum.

Sonra, her genç gibi telefonu ellerine alıyorlar. Her ikisinin de aynı oyunu oynadığını düşünüyorum. Kız gözünü ve parmaklarını telefondan ayırmayıp "bu yaptığın ayıp" diyor. Oğlanın ne dediğini anlamıyorum ama heyecanla telefonla oynayıp, heyecanla konuşmaya devam ediyorlar. Tren duraklarda durdukça içerideki yolcuların sayısı artmaya, boş koltuklar dolmaya başladı. Kız ile oğlan birbirlerine sokulmuş oyunlarını oynamaya devam ediyorlar. Büyük bir neşe ile "alırım ben bunu" diyor.

Saf ve masum olan bu gençler bir noktadan sonra kendilerini kaybedecekler ve bambaşka maceralara yönelecekler. Kimse onlara trende halkın içerisinde birbirinizi öpemezsiniz demiyor. Çünkü abileri, ablaları da benzerini yapıyor ve etrafı görmemezlikten gelip kendi duygularını yaşıyorlar. Bu gençlerin onlardan ne farkı var? Hepimiz özgürüz. Neden kendi hayatımıza baskı uygulayalım ki, neden başkalarına göre yaşayalım ki? Gençlik bizden farklı, onlar bizden çok daha fazla özgür ve kendilerine olan öz güvenleri yüksek.

Kız telefonu bırakıp ayağa kalktı. Yüzünü saran mutluluk kaybolmamış. Oğlan baygın gözlerle kıza bakıyor. Ne dediklerini duyamıyorum. Tren kalabalık. Diğer yolcuların yersiz gürültüleri arasında kızla oğlanın konuşmaları kayboluyor. Tren durdu. Kapıları açılan trenden siyah başörtülü kız tüm neşesini de alıp gitti. Oğlan son kez kapıdan çıkan kıza baktı.

https://enginkdemir.blogspot.com/2023/10/bana-ne-sana-ne.html

enginkdemir

27 April 2024, 18:10

enginkdemir Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 14:59

Modern dünyanın insanları ve hikâyeleri. Hayatlarından birer kesit, hayalleri ve kayıpları. Dünyada sadece bizler yaşamıyoruz, başkaları da var. İşte onların hikâyeleri, belki de sizin hikâyeniz.

https://enginkdemir.blogspot.com/

  • enginkdemir.blogspot.com

    Engin K. Demir

    Modern dünyanın hayat hikayeleri, sizin hikayeniz.

enginkdemir

27 April 2024, 18:09

enginkdemir Remimledi

3

27 April 2024, 15:59

Merhaba

3

27 April 2024, 15:59

Mimle

Merhaba

enginkdemir

27 April 2024, 15:27

Yazılarım


Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.



Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama...

Daha Fazlasını Gör
Kapana kısılmış gibiyim. Dört taraftan saldırı altındayım. Herkes, her şey bana saldırıyor. En ufak bir şeyden etkileniyor, hafif bir esintiden yıkılacak gibi oluyorum. Bulunduğum yer dar geliyor. Enginlere sığamıyorum ama taşamıyorum da… Bir şey var. Bir engel beni durduruyor. İlerlemek, keşfetmek, fethetmek istiyorum olmuyor. Nedeni nasılını bilmeden bir şekilde çekiliyorum.

Bazen sırtıma vuruyorlar, kafama kafama vurdukları da oluyor. Hiçbir şey yapmadıkları hâlde kalkmadığım, gitmediğim anlar da var. Öylesine bir bezginlik hâli tüm benliğimi sarmış. Ama Dante’nin şu sözlerini okuyorum. “Silkip at üstünden tembelliği” dedi ustam, “Kuş tüyü üstünde, yorgan altında kavuşulmaz üne.

Usta, iyi de nasıl? Nasıl? Yorganım yok ki saklanayım. Tembellik edecek zamanım olmadı ki üzerimdeki tozu atar gibi tembelliği atayım. Hayır! Bu değil. Araftan çıkmanın bedeli bu kadar kolay değil.

Sanki her köşebaşını zebaniler tutmuş geçit vermiyorlar. Gökyüzünün bu kadar karanlık olduğunu bilmezdim. Gündüzün gece gecenin ise zifiri karanlık olabileceğini bilemezdim.

https://enginkdemir.blogspot.com/2023/12/ozgurlesmek-icin-haydi-kalk.html

yazının tamamı için tıklayın

mimle

27 April 2024, 15:18

mimle Remimledi

enginkdemir

27 April 2024, 14:59

Modern dünyanın insanları ve hikâyeleri. Hayatlarından birer kesit, hayalleri ve kayıpları. Dünyada sadece bizler yaşamıyoruz, başkaları da var. İşte onların hikâyeleri, belki de sizin hikâyeniz.

https://enginkdemir.blogspot.com/

  • enginkdemir.blogspot.com

    Engin K. Demir

    Modern dünyanın hayat hikayeleri, sizin hikayeniz.

enginkdemir

27 April 2024, 14:59

Mimle

Modern dünyanın insanları ve hikâyeleri. Hayatlarından birer kesit, hayalleri ve kayıpları. Dünyada sadece bizler yaşamıyoruz, başkaları da var. İşte onların hikâyeleri, belki de sizin hikâyeniz.

https://enginkdemir.blogspot.com/

  • enginkdemir.blogspot.com

    Engin K. Demir

    Modern dünyanın hayat hikayeleri, sizin hikayeniz.